14 Ağustos 2010 Cumartesi

Böyle yazasım geliyor. Gün gün mü yazıcam bilmiyorum. Bütün gün uyuyor olmasam günde en az iki kere yazarım eminim. Bütün gün uyudum. Uyandığımda iftara 10 dk vardı. Uyudum. Rahatladım. Daha iyiyim. Rüya gördüm, daha iyiyim. Kabus gördüm, hayır iyi değilim. Uyandım. Hiç iyi değilim. Yastığım ıslandı biraz, evet daha iyiyim. Yataktan indim ve bilgisarayı açtım. HİÇ İYİ DEĞİLİM. Ortak, seninle konuşmak iyi geliyor. Bir kaç diyalog gördüm, msn iletisi falan. Tamam etkilenmemiş olabilirsin. Ama hiçbir şey olmamış gibi.. Neyse, konuşamayacak kadar aptalım. Rahat bırakacağım seni, herkesi. Kimsenin başına kalmayacağım. Sanırım blog yazılarım okunuyor, teşekkürler. Moral bozsun diye yazmıyorum, içimi dökmek için yazıyorum. Her şey değersiz geliyor gözüme. Kimse insan değil. Kimse adam değil. Boş hissediyorum. Garipmişim. Her şeyi sahiplenmeye başladım, sahipsiz olduğumdan sanırım.

Boşluk.

13 Ağustos 2010 Cuma

Bir Kukla ne hisseder?

Ruhum olması gereken yerde değil. Yanımda oturuyor. İçimde durmalı ama. Canı acıyormuş öyle dedi. Ben o yokken bir şey hissetmiyormuşum. Eğer tekrar içime gelirse iki kat acıyacakmış canı ben de hissedeceğim için. Bencilmiş benim ruhum. Gelince beni yanlız bıraktığı için pişman olacakmış. O da yanlız bıraktı beni. Beynim diyor ki, yanlız bırakılmaya mahkummuşum. Kalbimin diyeceği şeyi bekliyorum ama konuşmaya pek niyetli değil o, ruhumla daha iyi anlaşıyor, benle konuşmaz. Ruhum yanımda oturuyor, dışarıdayken konuşamaz mı acaba onunla? Belki konuşuyordur. Ortak, oradasın dimi? Gözlerimin yeşili soldu. Ruhum gittiği için mi? Geri dönecek değil mi? Gözlerimin parıltısını seviyorum. Evet neşeli olduğum zaman ne vardı, onu buldum. Gözlerimin parıltısı, ruhum vardı. Şimdi baktım da, ruhum kırmızı benim. Kırmızı takıntım var. Gene bileğimi ısırsam kırmızıyı göreceğim ortak. İstemiyorum ama. Kafamı duvara gömsem siyahı göreceğim. Gerçi gerek yok, ayağa kalktığımda hep siyahı görüyorum. Bırakıyorum tutunduğum yeri. Ellerimi başıma götürüyor ve yığılıyorum. Ruhumun çevresi siyah ortak. Dışarıdayken siyah, bu tehlikeli değil mi? Ruhumun dışarıda durmasını istemiyorum, geri dönsün bana. Yanımda oturmasın, tekrar bana dönüp kalbimin konuşmasını sağlasın. Yoksa beynimin mal mal sözleri beni öldürecek. Sen suçlusun dedi. Haketmiyorsun. Ama ortak, siz dediniz hakedilmiyorsun diye. Ortak ben ne yaptım? Her zaman yaptığını yap dedim ruhuma. Her zaman ne yapıyorsun? Boş boş baktı. Hatırlamıyor. Beynim ruhum içimde olmadığı sürece hafızasını kullanamayacağını söyledi. Ruhum bana gel. Yanımda oturmayı kes. Biz bir bütünüz. Sen de beni yanlız bırakma. Kendimi boş hissetmek istemiyorum. Bunları söyledim ona. Ayağa kalktı. Gitme! Ruhum beni terkediyor. Bu bir rüya dimi? Aslında dünmüş. İdillerdeymişiz. Benim kafa iyiymiş sızmışım orada film izlerken. Uzuuuun bir rüya görmüşüm. Ortak, çimdikle beni. Ruhum da kalktı ayağa. İlk adımını atacak birazdan benden uzaklaşmak için. Kaçıyor benden. Pişman olacağını söyledin. Neden gidiyor?! Pişman olmak istemiyorum! Ruhum aptalmış. Ruhum değer dedi. Öyle düşündürüyormuş dönmeme sebebi. Beynim bana saçmaladığını fısıldadı. Ruhum aptalmış! Ben önemliyim. Acıyı sevmiyorum. Şimdi onun yüzünden ruhum karşımda duruyor. Ne kadar güzel. Ruhum çok güzelmiş. İçimdeyken gözlerimin parladığı gibi parlıyor. Kalbim ruhumunsa, gözler kalbin aynasıysa, ruhum neden yeşil değil de kırmızı? Ruhum arkasını dönüp bir adım attı. Benden ayrılmaya nasıl cürret ediyor? Çığlık attım, dönüp bana baktı. Bir tokat indirdim, ama sadece boşluk vardı, elim içinden geçti. İçimde de bir boşluk var. Geri dön dedim. HEMEN YERİNE DÖN. Olması gereken bir şey oldu sanki. Toparlanmalıyım. Neşelen. Kalbimdeki boşlukla aşırı tezatlık oluşturun beynimdeki doluluk azalmaya başladı. Kalbimi hissediyordum. Ruhum geri döndü. Ortak, şimdi dediklerini yapabilirim!
Mutlu değilim. Hiç. Hiç düşünmemiştim böyle olabileceğini. Sönmüş, bitmiş. Ne desem aptalım. Kimsenin suçu yok-muş. Ama ben aptalım. Değersizim, bir şeye değmiyorum. Haketmiyorum. Gereksizim. Sinir bozucuyum. Sıkıyorum insanları. Cıvıyorum. Soğutuyorum kendimden. Sonuç tahmin edildiği gibi, kimilerinin beklediği gibi. Bir ben anlamamışım. Üzüldüm. Hem de çok. Böyle daha iyiymiş ama. Daha çok üzülecekmişim yoksa. Daha çok üzülebilir miyim?

4 Ağustos 2010 Çarşamba

What did I really lose on that day?
I've totally forgotten a long time ago

At dust, we are losing each other's sight.
But still, we are not returning.

Our hearts that are about to crumble somewhere
We are trying to hide them with brave words
We are trying to hide

Farewell, even though we couldn’t meet
We will still continue

I can run even in a world where you no longer exist
Overcoming all the old pains.